KÖYÜMÜZÜN KONUMU, KÖY HAKKINDA BİLGİLER VE KISA TARİHİ
KÜTAHYA İLİ TAVŞANLI İLÇESİNE BAĞLI DOĞANLAR KÖYÜ KÖYÜMÜZ 75 HANELİK NEZİH BİR KÖYDÜR. KÖY MUHTARIMIZ GENÇ JENERASYONUN TEMSİLCİSİ Necati KARAARSLAN’ DIR. KÜTAHYA İLİNE 90 KM UZAKLIKTA TAVŞANLI İLÇESİNE İSE 45 KM UZAKLIK TA OLUP; BURSA, BALIKESİR VE KÜTAHYA İLLERİ ARASINDA KALIR.ÇEVRE KÖYLER: ÖKSÜZLER, ÇALTILLI, KARGILI, YATAKLI VE MADANLAR dır.BALIKÖY’E 5 KM OLUP, BALIKESİR-BURSA YOLU KÖYÜMÜZÜN YANINDAN GEÇER.KÖYÜMÜZÜN İKİ TARAFINDAN DERE GEÇER. BİRİ KÜÇÜK DERE BİRİSİ İSE BÜYÜK DEREDİR. İKİ TARAFI ORMANLA ÇEVRİLİ, HARMANCIK TARAFINDA GÖYNÜK TEPESİ, ÜST TARAFINDA OLDUK TEPESİ , ÇALTILI TARAFINDA KARA TEPE EĞRİGÖZ DAĞI KÖYÜMÜZÜN KARŞISINA DÜŞER KÖYÜMÜZÜN HER TARAFINDAN TÜM HEYBETİYLE GÖRÜNÜR.KURTULUŞ SAVAŞINDA YUNANLILARA KARŞI TAVŞANLI VE EMET İLÇELERİ SINIRLARI İÇERİSİNDE MÜCADELE VEREREK YURT SAVUNMASINA KATKILARI TARTIŞILAMAYACAK KADAR ÇOK OLAN ALABARDALI(ÇAMALAN) KÖYÜ NÜFUSUNA KAYITLI KABAKCI SALİH EFE'NİN YARENLERİNDEN BİRİSİDE DOĞANLAR KÖYÜ DOĞUMLU KEMANECİ İBRAHİM EFE KÖYÜMÜZÜN GURURU. YEŞİLLİKLER VE KUŞ CIVILTILARI İÇİNDE KÜÇÜK ŞİRİN BİR KÖYDÜR.KÖYÜMÜZ ÇEVRESİNDE YERALTI ZENGİNLİĞİ OLARAK. KÖMÜR
KÖMÜR MADENİ(AÇIK OCAK) KÖMÜR İŞÇİLERİ
YERALTI KÖMÜR OCAĞI
VE KROM MADENLERİ
KOCA MADEN KROM MADENİ
(TÜRKİYENİN EN ESKİ KROM MADENİ)
GÖSTERİLEBİLİR.KÖYÜMÜZ SINIRLARI İÇERİSİNDEKİ TÜRKİYE’NİN EN ESKİ KROM MADENİ OLAN KOCA MADEN 1848 YILINDA Amerikalı jeolog Lawrence Smith TARAFINDAN BULUNMUŞ.1868 YILINDA İSE TÜRK –ALMAN İŞ BİRLİĞİYLE Mösyö Peter son Biraderler tarafından ÇALIŞTIRILMAYA BAŞLANILMIŞ.BU ZAMANA KADAR BİR ÇOK ŞİRKET TARAFINDAN ÇALIŞTIRILMIŞ BİNLERCE KİŞİYE EKMEK KAPISI OLMUŞTUR,OLMAYA DA DEVAM ETMEKTEDİR.ARAZİ AZ OLDUĞU İÇİN TARIMA ÖNEM VERİLMEMİŞTİR.SADECE; BUĞDAY
ARPA
, VE BİRAZDA MISIR'I
KENDİ İHTİYACI KADAR BAHÇE SEBZELERİ
DOMATES
BİBER
YEŞİL BÖRÜLCE
KURU BÖRÜLCE
NOHUT
ARMUT
EKİLMİŞTİR. İNSANLAR GEÇİM KAYNAGI OLARAK MADENLERDE İŞÇİLİK YAPARLARMIŞ, BU NEDENLE KÖY NÜFUSUMUZUN ÇOĞU DIŞARILARDA (ALMANYA, TAVŞANLI, TUNÇBİLEK, KÜTAHYA VE SOMADA İKAMET ETMEKTEDİR.İKLİMİ ILIMAN OLUP, YAZLARI SICAK KIŞLARI İSE YUMUŞAK GEÇER.
KÖYÜMÜZÜN BİTKİ ÖRTÜSÜ
ÇAM,
ÇALI,
,
ÇALTI
,
PİYNAR
ARDIÇ
.
VE
KEKİK
PİKNİK ALANLARI ÇOK OLUP ,DOĞA TURİZMİ İÇİN UYGUNDUR. İNSANLARI SEVECEN VE YARDIMSEVERDİR.
GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZİN
BİR KISMI OLAN
BİRLİK BERABERLİĞİMİZİ SERGİLEDİĞİMİZ DÜĞÜNLERİMİZ GAYET NEŞELİ OLUR.
MEŞHUR DÜĞÜN YEMEKLERİNİN VAZGEÇİLMEZ'İ BUĞDAYDAN YAPILAN KEŞKEKTİR.
DAVUL ZURNA VE SAZ MUHAKKAK OLUR.
nazim kahya,davul zurna ile oyun havası | izlesene.com
ESKİDEN DÜĞÜNLER DAVUL ZURNA OLARAK 3 GÜN OLURKEN HATTA (MİSAFİRLER PERŞEMBE GÜNÜDEN GELMEYE BAŞLAR,CUMA CUMARTESİ GÜNÜ DÜĞÜNE GELEN MİSAFİRLER KÖYE EN YAKIN YERE OTURUR,GELDİKLERİNİ TÜFEK ATARAK BİLDİRİRLER DAVUL ZURNA EKİBİ GELEN MİSAFİRLERİ EĞLENCELİ BİR ŞEKİLDE HALK AĞZINDA KONAĞA (MİSAFİR EDİLECEĞİ YER) KADAR GETİRİRDİ, DÜĞÜNE ÇIKACAKLARI ZAMAN KONAKLARINDAN ALIP DÜĞÜN EVİNE KADAR KÖYÜ GEZDİREREK GETİRİR VE TEKRAR KONAĞINA GÖTÜRÜRDÜ.PAZARTESİ GÜNÜ İSE DAMADI OYNATMADAN DÜĞÜN BİTMEZ DAVUL ZURNA GİTMEZDİ.HER KÖY EKONOMİK OLDUĞUNDAN BİR GÜN DÜĞÜN YAPTIĞI İÇİN BİZİM KÖYDE BU GELENEĞE UYDU. BU NE KADAR EKONOMİK OLSA DA KÜLTÜR BAKIMDAN YOZLAŞMA GETİRDİ;ŞİMDİ ŞEHRİNDE, İLÇENDE TİYATRO VARSA PARA VEREREK İZLEDİĞİN SEYİRLİK OYUNLAR KÖY DÜĞÜNLERİNDE PAZAR GÜNÜ AKŞAM İLE YATSI ARASINDA SEÇİLİ KÖYLÜLERİN KATILIMLARIYLA OYNANIR KÖYLÜLERİ VE MİSAFİRLERİ EĞLENDİRİLİRDİ.
GENÇLER KOL KOLA GİRERLER BUNA SEYMAN OLMAK DENİR.(BU BİRLİK BERABERLİĞİ SİMGELER.)
KISA TARİHİ: KÖYÜMÜZÜN (DOĞANLARIN) İLK KURULUŞ YILLARININ 1600 LÜ YILLARDA YÖRÜK MEZARLIĞI DEDİĞİMİZ KOMŞU KÖYÜMÜZ MADANLAR KÖYÜNE YAKIN OLAN YERDE KURULMUŞ OLDUĞUNU SÖYLEBİLİRİZ.KANIT OLARAK O MEVKİDE HALA KÖY YERLEŞİMİNİ KALINTILARI VAR. KÖKENİ OĞUZLARIN KAYI BOYUNA DAYANMAKTADIR.BUNUDA ŞUNDA ÇIKARABİLİRİZ,OSMANLI İMPARATORLUĞU OĞUZLARIN KAYI BOYUNDAN GELMESİ 1293 YILINDA OSMAN BEY TARAFINDAN KURULMUŞ SÖĞÜT,BİLECİK VE BURSA HAVZASINDA YILLARCA İKAMETETMİŞLER BİZİM KÖYÜMÜZDE ESKİ BURSANIN DAĞ KÖYLERİNE DAHİL OLMA OLASILIĞI ÇOK KUVVETLİ İHTİMAL ONUN İÇİN. 1800 YILLARINDA Bir Rivayet Göre Hırsızlardan(Haramilerden) Rahat Yüzü Göremedikler için Köyümüz Şimdiki yerine Taşınmıştır.Köyümüz Üç Sülaleden Oluştuğu TINGIROĞULLARI ,ÇOLAKLAR VE MEMİŞOĞULLARI Olduğu Söylenmektedir.ilk önce BURSA iline Bağlı iken Dağardı ,bugün Kütahya ili Simav ilçesine bağlı bir köydür.Araştırmacı – tarih öğretmeni Ömer Faruk Dinçel’in yaptığı bir araştırmaya göre , Osmanlı Devleti zamanında 1889 yılı Salnamesine göre Dağardı o tarihte Tavşanlı , Eğrigöz ve Gümüş ile birlikte nahiye statüsündedir.
Salname; Osmanlı Devleti zamanında bir senelik zaman dilimi içinde bir yörede meydana gelen olaylar ve yöneticilerle ilgili bilgilerin yeraldığı bir belgedir.
1889 tarihli Salnameye göre Dağardı Nahiyesine bağlı Köyler şunlardır:
1-Evciler -2-Öksüzler -3-Alabarda -4-Aydınlar
5-Erikli -6-Bedirler -7-Bademli-8-Çınarcık
9-Çobanlar-10-Çulhalar-11-Sofular-12-Çaltılı
13-Dümrek-14-Dere-15-Sünnetçiler
16-Soluganlar-17-Su Döşeği-18-Sarkatlar
19-Doğanlar-20-Toklar -21-Taş -22-Avcılar
23-Umranlar-24-Alevei Kebir-25-Alevegi
Sagir
26-Azizler-27-Kargılı-28-Acemler-
29-Gılmanlar
30-Gurbetler-31-Kavaklı-32-Kışla-33-Kadı
34-Karahisar-35-Kocayeri-36-Kırkkavak
37-Kaili-38-Köseler-39-Kürkler-40-Külcü
41-Gemi-42-Köleler-43-Göbeler-44-
Malısutlar
45-Manastır-46-Virancık-47-Yataklı
Her ne kadar Dağardı’nda Uşak ile birlikte nahiye olduğu söylenmekte ise de ,Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü arşivindeki 16.yüzyıla ait belgelerde Uşak Kütahya Sancağının nahiyesi olarak geçmektedir.Dağardı,Simav sonra Eğrigöze daha sonrada Tavşanlı İlçesine Bağlanmıştır.Daha Detaylı Bilgi Bulamadım.
KOCA MADEN VE TAVŞANLI TARİHİ İÇİN KAYNAK:ÖMER FARUK DİNÇEL'E TARİH
ÖĞRETMENİ /ARAŞTIRMACI YAZAR
KISA DA OLSA KÖYÜMÜZÜN TARİHİ HAKKINDA BİLGİ VEREN KAYNAK KİŞİLER:1932 Doğanlar köyü Doğumlu Ferhat YILMAZ'A VE 1938 Doğanlar Köyü Doğumlu Mehmet ERBEY 'E ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. DERLEYEN:NURETTİNYILMAZ
ŞEYH-İ HARNAME
Şeyhi
Şeyhî (?-1431) Türk Divan edebiyatı şairi.
Asıl ismi Yusuf Sinanüddin veya Yusuf Sinan'dır. Germiyanlı Şeyhi olarak da bilinir. Orhan Gazi ve I. Murat'a vezirlik yapmış olan Sinanüddin Fakıh Yusuf Paşa ile karıştırılmamalıdır.
Şeyhi'nin doğum tarihi bilinmese de, Kütahya'da doğduğu ve çocukluğunu burada geçirdiği bilinmektedir. Bazı kaynaklarda 1371 yılında doğduğu belirtilse de bu tarihin doğruluğu ispatlanmamıştır. Bilime olan merakı ile İran'a gitmiş, burada başta tıp ve tasavvuf olmak üzere yoğun bir eğitim görmüştür. Öğrenimini tamamlayarak Anadolu'ya geri döner. Bu sıralarda Hekim Sinan olarak anılmaktadır. Bir hekim olarak ünlenen Şeyhi'nin tedavi ettiği hastalar içinde Sultan Mehmed Çelebi de vardır. Başarılı tedavi üzerine Sultan Çelebi Mehmed Şeyhi'ye Kütahya yakınlarındaki Tokuzlu köyünü hediye eder. Fakat Şeyhi köyde (muhtemelen köylülerce) soyulur ve dövülür. Bunun üzerine Harnâme (Eşekname) isimli mesneviyi yazar. Bu fabl eserde, kaderi yük taşımak olan bir eşeğin semiren öküzlere özenmesi üzerine başına gelenler mizahi ve alegorik bir dil ile hicvedilmiştir.
Hacı Bayram Veli'den fazlasıyla etkilenmiş ve onun dervişi olmuştur. II. Murat zamanında saraya çok yakın olan Şeyhi, padişahın hekimlerindendir. Bizzat padişahın isteği üzerine Hüsrev ü Şirin'in Türkçe tercümesini yazmaya başlamıştır. Bu eserini tamamlayamadan vefat etmiştir. Vefat tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, genel kanı 1431 yılında vefat ettiği üzerinedir. Mezarı Kütahya'ya 7 kilometre mesafede Dumlupınar köyünde Erenlerbaşı olarak tanınan bir ziyaret yeridir.
Şeyhi erken dönem Divan Edebiyatı şairlerindendir ve divan edebiyatının gelişmesine büyük katkısı olmuştur. Tasavvufi bir kişilik olmasına ve tasavvuf eğitimi almış olmasına rağmen eserlerinde tasavvufi öğeler bulunmamaktadır. Din dışı şiirler yazmayı tercih etmiştir.
Başlıca Eserleri
Ayrıca edebi eserlerinin yanında tıpla ilgili eserlerden kaleme almıştır:
Eserlerinden örnek
Gazel
Ölme gönül firaak ile Îsâ-nefes gelür
Yanma ciger figaan ile feryâd-res gelür
Can bülbili teferrüc-i dîdâr kılmasa
Firdevs bostânı gözüne kafes gelür
Her bî-haber ne bile mahabbet safâsını
Nâ-merde aşk u derd hevâ vü heves gelür
Bilmez kimesne kaafile-i dûstdan haber
Geh geh budur kulaguma bang-ı ceres gelür
Şeyhî ko peşpeşeyi dahı şehbâzı kıl şikâr
Sîmürg-i himet olana âlem meges gelür
(Vezin: Mef’ûlü failâtü mafâilü fâilün)
Harnâme, ünlü divan edebiyatı şairi Şeyhi tarafından kaleme alınmış bir mesnevidir.
Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhi Sultan Çelebi Mehmed'i tedavi edince, Çelebi Mehmed ona bir köy (Tokuzlu Köyü) hediye etmiştir. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkiyalar tarafından soyulmuş ve dövülmüştür. Bunun üzerine Harnâme'yi kaleme alır. Eser toplumun kötü yönlerini hicvetmektedir. Fakat bunu mizahi bir üslub ile yapmıştır.
Eser 126 beyitten oluşmaktadır. Divan edebiyatında hiciv eserlerinin ilk önemli örneklerindendir